Hemşin Tarihi

Hemşin Tarihi için yorumlar kapalı

Bu yüzden eski Türk tarihini Çin kaynaklarindan, göçler sonrasini ise Iran, Ermeni ve Rum kaynaklarindan ögrenmek mecburiyetindeyiz. Elbette henüz ‘bilimde objektiflik’ kavraminin gelismedigi o dönemlerde yazilanlarin tarafsizligindan emin olamayiz. Fakat ne yazik ki yapacak baska bir sey de yoktur. Türkler’in tarih yazmama aliskanliklarina karsilik, Ermeniler’den ve özellikle de Ermeni din adamlarindan önemli sayida tarih yazari çikmistir. Ayrica Ermenilerde kitaplarin kenarina andaç denilen not düsme gelenegi vardir ki bu da bir tarih kaynagi olarak kullanilmaktadir. Levon Haçikyan, Hemsin’in tarihi konusunda yeterli bilgi elde edemeyisinden bakin nasil yakiniyor: ‘Tüm ortaçagdan hemen hemen hiç bilgi korunamamis. Bu nedenle ister istemez XIX. Yüzyil gezginlerinden yararlanmak gerekiyor.’ Haçikyan’in sikâyet ettigi gibi Hemsinliler, göç ederek yöreye yerlestikleri 626 yillarindan beri, 1400 yila yakin bir zaman dilimini bu yörede yasadiklari halde, koskoca tarihten bugüne herhangi bir yazili eser gelmemistir. Bu davranis, ‘tarih yapan ama yazmayan’ bir kavmin; Türk kavminin tipik davranisidir. Ermeniler ise gerek tarih kitabi yazarak,gerekse kitaplara andaçlar düserek tarihi bilgi birakma geleneginesahiptirler.Samsadin Hoca’nin MektubuKoskoca Ortaçag’dan elde bilgi olmayisina yanan Haçikyan, Samsadin Hoca’dan kaldigini söyledigi bir mektubu sevinçle zikrediyor. Ona göre mektup, Hamsen’in Kostentz manastirindan 1422 yilinda kopya edilmis Kudüs Patrikligi kütüphanesinde 1617 numara ile kayitli bir elyazmasina kaydedilmis. Muhatabi ise Hemsin Beyi…Mektubu yazanin Samsadin, Karadeniz üzerinden yapilan uluslararasi ticaretle ugrasan, Trabzon’daki Çarkhapan Ermeni manastirini yeniden insa eden,Kefe’deki Aziz Anton Manastiri’nda Nerses Snorhali’nin siirlerini el yazmasi bir kitaptan kopya ettiren bir Ermeni oldugu iddia ediliyor. Mektupta ise söyle yaziyormus:’ Tanri ve Aziz Nikolas adina, Tanri katinda vaad et ki, yolcu için iyi olasin ve yolcunun malini Tanri’nin sana verdigi can gibi koruyasin, kim olursa olsun, hiristiyan ya da yabanci, bu sana emanet. Ve ben Samsadin, sana ne emanet verirsem onu alasin, daha fazla tamahlik olmasin. Bu konu üzerinde Sper (Ispir) beyine de yaz, yükünü yük bilsin, tambalit’i tambalit,iloma’yi iloma, khurçi’yi khurçi, bogça’yi bogça. Ve Basen Sinoru’na ulasana dek, yükler için verilecek tüm harçlar, tami tamina ne alinacaksa onu yazsinlar ki tamah ve sahtekarlik olmasin’Haçikyan, ‘yük, tambalit, iloma, khurçi, bogça’ kelimelerini anlamamis olacak ki söyle bir dipnot düsüyor: ‘Sözü geçen yük, tambalit, iloma, khurçi, bogça terimlerinden Hamsen patikalarindan Karadeniz’e ve aksi yöne tasinan mallarin degisik boy ve ölçüleri anlamak gerek.’Bu kelimelerden ilki olan ‘yük’ tamamen Türkçe bir kelime olup hiç bir açiklamaya ihtiyaç göstermemektedir. ‘Khurçi’ diye yazilan kelime ise halen yörede kullanilmakta olan ‘hurci’ veya ‘hurc’ kelimesi olup bu daTürkçe’dir. Azerbaycan Türkçesi Sözlügünde ‘hurcun’ olarak geçen kelimenin anlamini görelim: ‘Heybe, hurç, mesin veya kilimden yapilmis büyük torba veya heybe’D.Mehmet Dogan’in Büyük Türkçe Sözlük’ünde ise ‘hurç’ kelimesinin anlami söyle veriliyor: ‘Mesin veya kilimden yapilmis büyük torba veya heybe, camedan.’Görüldügü gibi bu kelime hem Azeri Türkçesi’nde hem de Türkiye Türkçesi’nde ayni anlamda ve aktif olarak kullanilan bir kelimedir. Sonuncu kelime olan ‘bogça’ ise düpedüz Türkçe olan ‘bohça’ kelimesidir.Bu mektubun tarihi Fatih’in bölgeyi fethettigi 1461’den ve girisilen Türk yerlestirme çabalarindan önce olduguna göre, mektupta kullanilan Türkçekelimeler, 626 yilindan beri bölgede yasamakta olan Hemsinliler’in Türk olduklarini açik biçimde ortaya koymaktadir. Kökenini tespit edemedigimiz’tambalit’ ve ‘iloma’ kelimeleri ise Ermenice olmadigindan Haçikyan tarafindan anlasilamamislardir.1430’larda yazilmis olan mektupta geçen ‘Basen Sinoru’na ulasana dek’ifadesine dikkatinizi çekmek isterim. Burada ‘Basen’ diye geçen; ‘Pasin’ olarak günümüze gelen Erzurum’un Pasinler ilçesidir. Ancak, Haçikyan’in özelisim zannettigi ‘Sinor’ kelimesi ise ‘sinir’ kelimesinin bölgede halen kullanilan biçimi olup tamamen Türkçe bir kelimedir.Samsadin’in Müslüman ‘Semsettin’ mi, yoksa Haçikyan’in iddia ettigi gibi Manastir onaran bir Hiristiyan mi oldugunu bilmiyoruz. Yine isminin Davit oldugu iddia edilen Hemsin Beyi konusunda da bir bilgimiz yoktur. Amad-Uniler’in zamanin hak dini Hiristiyanligi kabul etmis olduklarini bildigimizden, Davit gibi Hiristiyan isimleri almalarini da mümkün ve dogalkarsilariz. Ancak, Hiristiyan iken de Türkçe konustuklarini, Haçikyan’dan naklettigimiz bu mektup bir kez daha göstermektedir.Islamlasma Süreci XIV. Yüzyil baslarinda Gürcü tarihi yazari Brosset, Ispir ve Bayburt’a gelen 60.000 kisilik bir göçebe Türk toplulugundan bahsediyor: ‘Altmis bin kisilikbir Türk göçebe toplulugu Sper (Ispir) ve Baberd (Bayburt)’de kislayip, yaz aylarinda Parkhar daglarina yayiliyor, Tayk ve daha uzak yörelere saldirilargerçeklestiriyordu.’ Bu Türklerin Müslüman lideri Sahali, 1460 yilinda Hemsinliler’in Hiristiyan lideri Veke’yi yeniyor ve esir aliyor. Aynikaynaga göre genç Veke, ‘Sekh adi verilen Sofu’ya teslim edilmis.’ (Pornak Türklerinden oldugu yazilan Sahali’nin güçlü ordusu Tiflis’i de elegeçiriyor.) Böylece Hemsinliler’in Islamlasma süreci de baslamis oluyordu. 1489’da ise Hemsin Beyi de (2.) Çitakh adi verilen Müslüman Türkler’e yenilerek bir baska Türk devleti olan ve 1478-1490 yillari arasinda Ispir’ielinde tutan Akkoyunlular’a siginip Ispir’e yerlesiyor. Böylece Hemsin’i Müslüman Türkler yönetiyor. P.Tumayantz, 1870 yilinda hazirladigi topografyasinda, Karadere Ermenileri’nin Sper’den (Ispir’den) Baberd’den (Bayburt’tan) ve özellikle Hamsen’den ‘din degistirmekten kurtulmak amaciyla bundan 170-180 yil önce’ yani 1690-1700’lü yillarda göçtüklerini anlatiyor, ve ‘hayli yillar sonra -diye sürdürüyor- Hamsen ilinde kalan nüfusun tamamini taciklestirdiler (Islamlastirdilar).

Bundan sonra Karadere’ye yöneldi saldirilar ve yokluk içinde binlerce aile Trabizon, Ordu, Yuniya, Çarsamba, Pafra, Sinop ve taAdapazari köyleri ile kentlerine sigindilar.’ Bu ifadelerden anlasildigi kadariyla Ispir ile Bayburt’ta yerlesik olan veHamam Bey’in gelisinden önce Hemsin’de yasamakta olan Ermeniler göç ederek önce Karadere bölgesine gitmis, sonra da Trabzon-Adapazari arasina giderekyerlesmislerdir. Burada anlasilmayan konu, bütün Dogu Anadolu’da çok sayida Ermeni varken ve din degistirmeye zorlanmazken neden Bayburt, Ispir veHemsin’de böyle bir baskidan bahsedildigidir. Bunun temelinde yazarin Hiristiyan olmasi sebebiyle, baska amaçlarla gerçeklesmis göçleri çarpitarakvermis olmasi yatiyor olabilir.H.Acaryan adli Ermeni yazari da Hemsin ve Karadere’den binlerce Ermeni’nin Sinop-Trabzon arasina yerlestigini yaziyor ve I. Dünya Savasi öncesi göçeden Ermenilerin dagilimini söyle veriyor: -Trabzon’da 800 ev Ermeni,-Degirmendere’den Yambol nehrine kadar Gavata ve Yomra’da 2.340 kisi,-Sürmene’de 100 ev,-Akçaabat’ta 4.000 kisi,-Tirebolu’da 40 ev,-Giresun’da 400 kisi,-Samsun-Canik 2.000 ev Ermeni.Acaryan bunlarin sonu ile ilgili olarak; ‘Hamsen Ermenilerinin bu büyükgöçmen topluluklari yüzyilimizin basindaki üzücü olaylarda yok oldular’demektedir. Yazarin suçlayici imasina karsilik bunlarin da 1915 tehciri*(göçü) ile Suriye-Lübnan tarafina gönderildikleri anlasiliyor.1915 tehciri öncesinde Dogu Anadolu’da yer yer nüfus oranlari %15-20’lerekadar düstügü halde Ermeniler’in Islamlasmaya egilimli olmadiklaribilinmektedir. Hemsinliler’in Müslümanligi kabul etmeleri, onlarin Türkolmalari ve ayni dili konusan Türklerle kolayca anlasmalari sebebiyle olmustur. Ermeniler ise gerek Hemsin’den gerekse Karadere’den göç edip ayrilmislardir. Trabzon-Adapazari arasina yerlesen Ermeniler ise, bütün Dogu Anadolu’daki soydaslari gibi 1915 tehcirinde Suriye – Lübnan tarafina göçetmeye mecbur edilmislerdir. 93 Harbi diye anilan 1877-78 Osmanli-Rus savasi sonucu Karadeniz’in kuzeykiyilari Ruslarin eline geçince, Ruslari tabii müttefik olarak görenErmenilerden bir kismi o bölgelere göç etmislerdir. Haçikyan’in naklettigine göre bunlar arasinda Hemsin’deki artik az sayida kalmis olmasi gereken Ermeniler de vardir. ‘1877-78 yillarinda Rus-Türk Savasi sonucu Karadeniz’inKafkas kiyilarinin Rus Çarligina geçmesiyle, 1860’li yillarda baslamis olanHamsen Ermenilerinin Abhazya göçü daha da büyük boyutlara ulasti. OnlarAbhazya’nin Sukhum, Soçi, Matzesta, Lor, Mitsuri, Tsabella, Adler, Sapuska,Yeni Afyon, Gogri vd. kentlerine yerlestiler.’Demek oluyor ki, 1843-44 yillarinda Prof. Karl Koch’un Hemsin – Ispir arasinda rastladigi az sayidaki misafir-sevmez Ermeniler, böylece göç ederek 1877-78 savasi sonrasinda Hemsin’den ayrilmis oluyorlar.Hemsin’de Yer Adlari Dogu Karadeniz’de yer adlari uzun yillardir küçük söylenis farkliliklari ilevarliklarini muhafaza etmektedirler. 1843-44 yillarinda Rize’yi ve bu arada Hemsin yöresini de ziyaret eden Prof. Karl Koch bu durumu söyle tespit ediyor: ‘Küçük Asya’nin kuzey sahilleri ve özellikle Pontus Kralliginin topraklarinin kendine özgü bir özelligi su idi: Bir yandan önemsiz isimlerbile en yakin zamana degin hemen hiç degismeden kalirken, diger yandan eski çagin önemli büyük kentleri iz birakmadan kaybolup gidiyordu.’Bir kültür politikasi olarak yer adlari ancak Cumhuriyet döneminde Türkçelestirilmis, Osmanli döneminde ise önceki halleriyle aynen muhafaza edilmislerdi. Hemsin yöresinde ise Cumhuriyet öncesi dönemde Türkçe yer adlarina rastliyoruz.Prof Koch ‘Cimil dagindaki ilginç evime döneyim’ dedikten sonra KumbasarSüleyman Aga’nin evinden gördügü çevreyi anlatir: ‘Buradaki dag silsilesi, yarimay, Sogorni köyünün yaz evlerinin (yaylasinin) orada bulunmasindan olsagerek, ‘Sogorni – Jailanin- Baschi’ diye adlandirilirdi.’ Karl Koch’un yazmaya çalistigi ifade düpedüz ‘yaylanin basi’ kelimeleridir. Demek ki1843’te, Devlet elinin ulasma güçlügü çektigi bir yerde -ki zaten Osmanli yer adlarini degistirmemistir- öz Türkçe yayla isimleri mevcuttur. Prof. Koch’un kaydettigi Türkçe yer isimlerinin önemlileri sunlardir:Çagirankaya (Arici-Deveci s.17), Demirdagi veya Temirtagi (s.19), Ortaköy(s.23), Çoban dere (S.32), Seytan dere (s.32), Çobanköy (s.33), Ot deresi (s.45), Balkar suyu ve Balkar köyü (s.52), Hala suyu ve Hala köyü (s.59).Ayrica Kanlidere, Kavran deresi, Cennet dere, Furtuna deresi ve Firtinaninbir kolu olan Büyük dere de Koch’ub zikrettigi Türkçe isimlerdir. Hemsin yöresinde görülen Türkçe dag, yayla ve göl adlarina baska örnekler devermek mümkündür. Davali yaylasi, Anadagin Denizi, Gölgeli Göl, Karadere bunlardan sadece birkaçidir.Karl Koch’un kaydettigi Dasçeh deresi üzerindeki köprüye ait bir Türkçekitabede ise sunlar yazilidir: ‘Güzel ve iyilikle dopdolu, Tuna Nar Mustafa Aga, Muhammedoglu tarafindan, Hicri 1212 yilinda (1797/9) kuruldu.’Rize’nin sahil kesimlerinde Cumhuriyet öncesi Türkçe isimlere rastlamak son derecede zor iken, hemsin yöresinde çok sayida örnek bulunmasi ilginçtir.Bunun sebebi, sahil kesimindeki (eski Kimmer ve Saka’lar müstesna) Türk yerlesiminin daha geç tarihlerde meydana gelmesine karsilik, Hemsin’deTürklerin daha 626 yilinda yerlesmis olmalaridir.

Kaynak Alıntısı Yapan: A.Rıza Sakklı

Diğer Sayfa 1 2 3