Fırtına Vadisi | Endemik Bitki Türleri

Endemik Bitki Türleri Konum Fırtına Havzası, Çamlıhemşin İlçe merkezinde birleşen Hala ve Hemşin dereleri ile vadinin alt kesimlerinde Fırtına’ya katılan Tunca ve Durak Dereleri’nin havzalarından oluşur.


Fırtına Deresi, Karadeniz’den iç kesimlere doğru birçok kola (Durak, Hemşin, Kale, Hala, Polovit, Elevit ve Tunca dereleri) ayrılarak Kaçkar Dağları’na kadar uzanır. Kısa mesafelerde meydana gelen ani yükselmeler iç kesimlerde ani iklim değişikliklerine sebep olur. Vadinin deniz seviyesinden yaklaşık 4.000 m’ye kadar olan yükselişi, dünyadaki en dik yamaçlardan birini oluşturur. Yüksek kesimleri sürekli sis altında olan havzada, yıllık ortalama yağış 2.000 mm’nin üzerindedir. Kaçkar Dağları’nın kuzey yamaçlarında bulunan Fırtına Havzası, 1.000 m’nin üzerindeki dağ zirvelerinden başlayarak Fırtına Deresi’ni besleyen irili ufaklı dere vadilerinden oluşur. Havzayı yüksek zirveler sınırlar; Hemşin (3.425 m), Leşkayası (3.478 m), Avgahan (3.354 m), Verçenik (3.709 m), Vaçakar (3.458 m), Pornak (3.302 m), Kebut (3.329 m), Kaçkar (3.932 m), Durnağın (3.465 m), Çaymakçur (3.420 m), Altıparmak (3.605 m), Kemerkaya (3.562 m), Marsis (3.334 m), Tatos Dağı (3.711 m) ve Demir Dağı (2.425 m). Doğal Yapı Fırtına Havzası yaygın olarak denizaltı volkanizmasıyla oluşmuş kayaçlardan oluşur.

Kaçkarlar’daki yüksek dağ karakteri, alpin dağ oluşumuna bağlı olarak Jura-Pliyosen zaman aralığında oluşmuştur. 2.200 m’den itibaren topografyayı şekillendiren temel unsur Pliyosen dönemi buzul oluşumlarıdır. Buzullar ile günlük ve mevsimsel sıcaklık farklılıkları, volkanik kayaçları parçalayıp havzadaki uygun ortamlarda biriktirir. Dağ yamaçlarında meydana gelen çığlar ve sel erozyonu da malzeme birikimini arttırır. Doğu Karadeniz, dünya iklim sınıflandırmasına göre ılıman iklim kuşağında yer alır. Türkiye’de kaydedilen en yüksek yağış miktarı olan 4.045 mm ile Rize İli, Türkiye’nin yağmur ormanlarını barındırır.

Fırtına Havzası’nda ortalama yıllık yağış miktarı 2.000 mm’nin üzerindedir. Yağışlar yoğun olarak sonbahar ve kış aylarında görülmekle birlikte, iklimsel değişimler sonucunda son yıllarda, yaz aylarında da yüksek yağış görülür. Yılın her mevsimi yağış alan bölgede, yağış kışın iç kısımlara ve yukarı havzalara doğru kar şekline dönüşür, ortalama yağış ve nem miktarları azalır. Fırtına Havzası’nda, özellikle 1.500 m ve üzerindeki alanlar yılın her ayında yoğun sis altındadır. Ortalama yıllık sıcaklık 14°C iken, en yüksek sıcaklık 38,3 C°, en düşük sıcaklık -7° C’dir.

Fırtına Havzası, sahilden itibaren Kaçkarlar’a doğru Tunca, Durak, Hala, Hemşin yağış havzalarından ve irili ufaklı pekçok havzadan oluşur (Avusor, Çaymakçur, Kavron, Tirovit, Palovit, Haçıvanak, Elevit, Kale, Verçenik Vadileri). Topografik yapının meydana getirdiği ani yükseltiler, bu vadilerde şelalelere dönüşür (Bulut, Palovit…). Uzun bir buzul dönemi yaşayan bölgede, pekçok buzul vadisi ve buzul gölü bulunur.

Buzul vadileri, çoğu eski akarsu vadilerine yerleşen buzulların ağırlığı ve hareketi sonucunda tekne şeklini almış vadilerdir. Günümüzde Kaçkar Dağları’nın yükseklerinde kalan buzullar, küresel ısınmanın da etkisiyle büyük oranda erimiş, zirvelerde küçük alanlarda kalmıştır. Buzulların eriyerek geri çekilmesi, ardında buzul göllerini bırakmıştır. Büyük Deniz Gölü, Kapılı Göller, Sarınçof Gölü, Karagöl, Çermeş Gölü ve Sulak Göller Kaçkar zirvelerindeki büyük buzul gölleridir. Dünyada su kaynaklarının azalması ve kirliliğin etkisiyle giderek artan su ihtiyacı, yukarı kesimlerdeki ulaşılmamış buzullar ve buzul göllerinin önemini arttırır. Bu sebeple, Doğu Karadeniz’deki buzullar ve buzul gölleri geleceğin su rezervleridir.

Fırtına Havzası Sıcak Noktası Alüvyal akarsu ormanları (kızılağaç), geniş yapraklı ılıman ormanlar (doğu kayını), iğne yapraklı doğu ladini ormanları, yapraklı ve karışık ormanlar, geniş alpin çayırlıklar, bozulmamış dağ ekosistemleri ve kayalık habitatlar, nadir şimşir ormanları gibi Doğu Karadeniz’e özgü bütün habitatların bulunması nedeniyle Fırtına Havzası küresel ölçekte biyolojik çeşitlilik açısından önemli sıcak noktalardan birisidir. Bu değerlerinden ötürü, Fırtına Vadisi ormanları, WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) tarafından Avrupa’da acil korunması gereken 100 ormandan biridir.

Küresel ölçekte öneme sahip alan, yaklaşık 110.000 ha’lık alanıyla neredeyse tüm havzayı kapsar. Fırtına Vadisi, Kaçkar Dağları ile birlikte 537 odunsu bitki, 136 kuş, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116 endemik bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Fırtına, Hemşin ve Çağlayan dereleri, her yıl Karadeniz’den iç kısımlara göç ederek yumurtadan çıktıkları yere yumurtlayan deniz alalarının da yuvasıdır. Fırtına Vadisi’nin bulunduğu Doğu Karadeniz Dağları, hem Türkiye’nin 122 Önemli Bitki Alanından biri, hem de süzülen yırtıcı kuşların göç yolu olması nedeniyle Önemli Kuş Alanıdır. Kıyıdan itibaren Kaçkarlar’ın zirvesine kadar jeolojinin, topografyanın ve iklimin çeşitlendirdiği, ormandan alpin çayırlara Doğu Karadeniz’e özgü zengin tür çeşitliliğine sahip habitatlar; nadir, endemik ve Bern Sözleşmesi’ne göre Avrupa ve küresel ölçekte tehdit altındaki türleri barındırır.

Önemli Bitki Alanı Denizden itibaren 4.000 m’lere ulaşan yükseklik, yağış miktarı ve sıcaklık farklılıkları Fırtına Vadisi’nin bitki örtüsünü, çeşitlilik açısından zengin kılmıştır. Farklı karakterdeki ılıman ormanları, çalı toplulukları, alpin çayır ve meraları, nemli dere, sucul ve yüksek kayalık bitki topluluklarının barındırdığı ulusal, uluslararası ve küresel ölçekteki nadir, endemik ve tehdit altındaki bitki türleri Fırtına’nın değerini arttırır. Prof. Dr. Adil Güner ve Prof. Dr. Mecit Vural, Doğu Karadeniz Bölgesi için yaptıkları en kapsamlı flora çalışmasıyla, Fırtına Vadisi’nin Rize İli bitki taksonu sayısının yarısından fazlasını barındırdığını tespit etmiş. Buna göre Kaçkar Dağları, özellikle milli park ve yakın çevresi, Doğu Karadeniz’deki endemik taksonların %30’una tek başına ev sahipliği yapar.. Fırtına Vadisi’nin bulunduğu Doğu Karadeniz Dağları’nda, Kolşik bitki örtüsü hakimdir.

Deniz seviyesinden itibaren, ağaç sınırı olan 2.200 m’ye kadar hakim bitki örtüsü orman, yukarılara çıkıldıkça yerini çalı bitki topluluklarına, otsu bitkilerden oluşan alpin çayırlarına ve en üstlerde ise kayalık bitkilerine bırakır. Gür derelerin aktığı nemli vadi tabanları ve su seviyesinin yüksek olduğu sulak alanlarda ise farklı bitkisel özellikler görülür. Fırtına Vadisi Ormanları Fırtına’nın derinlerinde göğe yükselen kayın, ladin ve kestane hakimiyetinde derin bir orman denizi bulunur. Alçak kesimlerde, yerleşim alanlarının olduğu yerlerde, bölgenin en önemli geçim kaynağı olan çay bahçelerine dönüşmüştür. Bölge ormanlarının en önemli özelliği, doğal yaşlı orman niteliği taşımasıdır. Fırtına ormanları, iki kuşaktır; 300-1.500 m yükseltiler arasında, sonbaharda insanı çoşturan renkleriyle geniş yapraklı ormanlar, 1.500- 2.000 m’ler de ise doğu ladininin (Picea orientalis) hakim olduğu iğne yapraklı ağaçların bulunduğu ormanlar. Geniş yapraklı orman kuşağında adi gürgen (Carpinus betulus), doğu kayını (Fagus orientalis), gürgen yapraklı kayacık (Ostrya carpinifolia), Anadolu kestanesi (Castanea sativa), çınar yapraklı akçaağaç (Acer platanoides), ova akçaağacı (Acer campestre), endemik Doğu Karadeniz akçaağacı (Acer cappadocicum), Istranca meşesi (Quercus hatwissiana), endemik Doğu Karadeniz meşesi (Quercus pontica), akçaağaç yapraklı üvez (Sorbus torminalis), kuş üvezi (Sorbus aucuparia), titrek kavak (Populus tremula), porsuk (Taxus baccata) gibi ağaç türleri bulunur. 1.000 m’nin altındaki Zir Kale, Çat-Palovit kavşağı ve Ayder’deki dere kıyıları çoğunlukla sakallı kızılağaç (Alnus glutinosa subsp. barbata) hakimiyetindedir.

Nehir kenarlarındaki alüvyal topraklarda ise özel bir ekosistem olan alüvyal ormanları görülür. Burada yaşayan bitkiler derin kökleri ve yüksek üreme potansiyeliyle mekanik hasarlara karşı belirgin bir dayanıklılığa sahiptir. Fırtına kıyısı, şimşir (Buxus sempervirens) türünün anıtsal özellikteki kalın çaplı 10-18 cm, boyu 6-8 m’yi bulan bireylerinin bulunduğu önemli bir topluluğunu da barındırır. Şenyuva Mevkii’nde yaklaşık 1.5 ha’lık bir alanda bulunan topluluk, Doğu Karadeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü tarafından 1989 yılında tabiatı koruma alanı olarak mutlak koruma altına alınması önerilmiş, ancak bu gerçekleşmediği gibi alan çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. İkinci kuşak orman örtüsü Doğu Karadeniz’i karakterize eden doğu ladininin (Picea orientalis) hakimiyetindedir. Ayrıca, Doğu Karadeniz göknarı (Abies nordmanniana) ve sarıçam (Pinus sylvestris) da saf ve karışık ormanlar oluşturur. Her ne kadar, birinci kuşakta geniş yapraklı ağaçlar hakim olsa da yukarı kesimlerde bu ağaçlar da yer yer karışıma katılır. Tam tersine, iğne yapraklı ormanlara da endemik bir tür olan kızılağaç yapraklı huş (Betula medwediewii) ile Betula browicziana ve titrek kavak (Populus tremula) eşlik eder. Fırtına’dan yukarıya, yaylalara doğru yola çıkıldığında 2.200, yer yer 2.400 m’lerde ormanların bittiği yerde, orman gülleri ve çayırlar karşımıza çıkar. Türkiye’de doğal olarak beş tür orman gülü bulunur.

Bunlardan endemik olan Kafkas orman gülü (Rhododendron caucasicum), beyaz çiçekli orman gülü (R. ungernii), endemik bir alt tür (R. ponticum subsp. ponticum var. heterophyllum) ile sarı çiçekli (R. luteum) orman gülleri Fırtına’da görülür. Güzel çiçeklerinin yanı sıra, meyveleriyle insanların, kuşların, ayıların, geyiklerin, kısaca tüm canlıların besin kaynağı olan kuş üvezi (Sorbus aucuparia), tüylü yaban gülü (Rosa villosa), dağ yaban gülü (Rosa montana), Rosa elymaitica, Rosa pulverulenta, mavi meyveli ayı üzümü (Vaccinium myrtillus), frenk üzümü (Ribes orientale), tüylü kartopu (Viburnum lantana) gibi çalı türlerini de unutmamak gerekir. Yayla şenliklerinin düğün mekanı çayırlar ise ekonomik önemlerinin yanı sıra biyolojik çeşitlilik açısından da önemlidir. Çayırlar, pek çok endemik, nadir ve tehdit altındaki bitki türünü barındırır. Yaban Hayatı Doğu Karadeniz Dağları yaban hayatı açısından da son derece zengindir. Kuşlardan memelilere, sürüngenlerden böceklere kadar yaban hayatı bu çeşitliliğin önemli bir parçasıdır. Doğu Karadeniz Dağları, Asya ve Kuzey Avrupa’dan gelen göçmen kuş türlerinin Anadolu’ya giriş kapısıdır. Bölge, özellikle havada süzülen yırtıcılar açısından önemlidir. Sakallı akbaba (Gypaetus barbatus), kaya kartalı (Aquila chrysaetos), dağ horozu (Tetrao mlokosiewiczi), urkeklik (Tetraogallus caspius), gökçe güvercin (Columba oenas), küçük yeşil ağaçkakan (Picus canus), aksırtlı ağaçkakan (Dendrocopos leucotos), sürmeli dağbülbülü (Prunella ocularis), çizgili ötleğen (Sylvia nisoria), duvar tırmaşıkkuşu (Tichodroma muraria), sarı gagalı dağ kargası (Pyrrhocorax graculus), kar serçesi (Montifringilla nivalis), kara iskete (Serinus pusillus), büyük dağ bülbülü (Prunella collaris) türleri sayesinde, bölge uluslararası öneme sahip bir kuş alanıdır.

Fırtına Deresi, kahverengi veya yerli alabalık diye bilinen Salmo turutta ile türün denize inen varyetesi olan deniz alası Salmo turutta labrax, endemik balık türlerini barındırır. Koruma altında bir tür olan deniz alası, günlük ve mevsimsel su sıcaklığı değişimlerine karşı çok hassastır. Beslenme ve üreme amacıyla mevsimsel olarak nehirden denize ve denizden nehire doğru göç eder. Kış aylarında üremek amacıyla berrak ve bol oksijenli akarsuların yukarı havzalarına ve derelerin kaynak kısımlarına, denizden yukarı havzalara doğru çıkar. Fırtına’nın yaban hayatı açısından öneminin bir göstergesi de endemik sürüngen türleridir. Bern Sözleşmesi’nce koruma altındaki türlerden Türkiye endemiği Baran engereği (Vipera barani), Hopa engereği (V. kaznakovi) ile dar yayılışlı Klark kertenkelesi (Darevskia clarkorum), Artvin kertenkelesi (D. derjugini), Hemşin yılanı (Natrix megalocephala), Çoruh engereği (Vipera pontica), yine koruma altındaki toprak kurbağası (Paleobates syriacus), Uludağ kurbağası (Rana macrocnemis), ova kurbağası (R. ridibunda), siğilli kurbağa (Bufo bufo), ağaç kurbağası (Hyla arborea), Kafkas kurbağası (Pelodytes caucasicus), Kafkas semenderi (Mertensiella caucasica), şeritli semender (Triturus vittatus), yarı sucul yılan (Natrix natrix), su yılanı (N. tessellata), kör yılan (Typhlops vermicularis) Fırtına’da bulunur. Doğal Yaşlı Ormanlar Doğal Yaşlı Ormanlar; odun üretimi ya da diğer işletme şeklinin uygulanmadığı, içerdiği ağaçların büyük çoğunluğunun doğal olgunluğa eriştiği, bunun sonucu olarak içinde yaşlı ağaçlarla birlikte kırık, devrik, çürük ve dikili kuru ağaçların fazlalığı ile yapısının üretim ormanlarından belirgin bir şekilde ayrıldığı, insan etkisinin, ekosistemin yapısal özelliklerini değiştirecek düzeyde bulunmadığı ve kendisini oluşturan ögelerle arasındaki ilişkilerin tümüyle sürdüğü, genellikle çok tabakalı ve değişik yaşlı ormanlardır.

Genç, gelişmiş ve yaşlı olarak ormanın yaşa göre ayrılmış üç biyolojik gelişim evresinin sonuncusu olan doğal yaşlı ormanların, biyolojik ve ekolojik ağırlıkları nedeniyle dünyada somut ve kolayca anlaşılabilir bir tanımı yapılamamıştır. Doğal yaşlı ormanlar yalnızca orman ağaçlarından ibaret olmamakta, doğallığı ve yaşlılığı yansıtan özelliklerin, ekosistem sağlığının ve biyolojik çeşitliliğin devamlılığı olduğu kabul edilmektedir. Fırtına Vadisi ve özellikle yan vadilerinden biri olan Palovit Vadisi içerdiği yaşlı ormanlar ile bölgenin hatta ülkenin en bozulmamış birkaç orman ekosisteminden biri olarak değerlendirilebilir. Fırtına Vadisi içerisinde yaklaşık 4.603 ha doğal yaşlı orman bulunmaktadır. Kültürel Yapı Fırtına Vadisi sahip olduğu engebeli ve geçit vermez yapısıyla eski tarihlerden beri insanlara sığınak olmuştur. Antik çağda, Doğu Karadeniz sahillerinin kültürel yapısı bin yıllık Kolkhi (Colchic-Kolşik) terimiyle tanımlanırken, Bizans dönemiyle birlikte, yerini Lazi terimine bırakmıştır. Bilinen tarihiyle bölge, MÖ 8. yy’dan itibaren Milet ve Fenikeli denizciler tarafından sıkça ziyaret edilmiştir. Persler’in yönetiminden sonra Pontus hakimiyetine giren, MÖ 1. yy’da Romalılar’ın, Roma’nın MS 300’lerde bölünmesiyle de Bizans toprakları içinde kalan bölge, 1071’de Türklerin eline geçer. Türk hakimiyeti kısa sürerek yeniden Pontus İmparatorluğu’na geçer. Ancak kaynaklara göre, dağlık bölgelerdeki Türkler bölgeden uzaklaştırılamaz.

Diğer Sayfa 1 2