Bir Avuç Hemşin
Bir Avuç Hemşin
“Hemşin, kökeni konusunda çeşitli görüş ayrılıklarına sebep olan yerlerden biridir Türkiye’de. Bir kesim, Ermeni kökenli olduklarını söyleyip, köklerini 7.-8.yy.larda Ani Bölgesi’nde (o zamanlar Yüksek Ermenistan denilen bölgede)
Araplardan kaçan Hamameşen soyundan gelen Ermenilere dayandırırken; diğer kesim ise Hemşinlilerin öz be öz Türk olduğunu iddia eder. Fakat kökleri her nereden gelirse gelsin, Kaçkarlar’da birçok özgün yanıyla yaşayan, Anadolu’nun renkli kültürlerinden birisine sahip oldukları kesindir.
Yönetmen Özcan Alper’in deyimiyle, Hemşinlilere ilişkin, özellikle Cumhuriyet dönemine dair pek kaynak yok. Aslına baktığınızda genel olarak da Hemşinlilere, Hemşin kültürüne ilişkin yazılı kaynağa veya herhangi bir ürüne ilişkin de pek bilgi yok. Bu konuda özellikle son dönemlerde güzel çabalar söz konusu. Mesela Özcan Alper’in “Momi” adlı kısa filmi bu konuda yapılan ilk filmdir. Tamamen Hemşince’den ibarettir. Yine “Vova” isimli bir müzik albümü yayımlanmıştır, tamamen Hemşince’den ibaret.
Bu albümü ise Hikmet Akçiçek, Ersin Çelik ve Mustafa Biber birlikte derlemiş. Bu da, dünyada bu konuda yapılmış tamamen Hemşince olan ilk albüm niteliği taşıyor. Tabii bundan önce tek tek şarkıların bulunduğu çeşitli albümler olmuş. Kapsamlı bir Hemşin kitabının, Osman Kuyumcu tarafından şu an yazılmakta olduğunu da İbrahim Karaca’dan duyuyoruz.
Hemşin’le, Hemşinlilerle, Hemşin kültürüyle, diliyle ilgili bir kitap da geçtiğimiz ay, İbrahim Karaca tarafından yazıldı. İbrahim Karaca, asıl olarak şair kimliğiyle bilinen bir aydın olmakla birlikte, böyle çalışmalara da imza atıyor.
Dergimiz okurları da İbrahim Karaca’yı, dergimizde çıkan yazılarıyla tanırlar. “Bir Avuç Hemşin” diyen İbrahim Karaca’nın kitabı, Chiviyazıları’ndan çıktı. Toplam 175 sayfadan ibaret olan kitapta, Hemşin’in coğrafi yapısı, bitki özellikleri, kültürü, dili, manileri, yöre ağzına ilişkin anlatımlar ve araştırmalar mevcut. Bunların dışında ufak bir Hemşin sözlüğü bölümüne de yer verilmiş.
İbrahim Karaca, bu kitabı hazırlarken iddialı bir şekilde kapsamlı bir araştırma yapmadığını özellikle vurguluyor: “Aklıma geldikçe bir kenara not ettiğim yerel sözcüklerle başlayan bu serüven, önceden düşüncesi bile olmayan bir kitaba kapı araladı. ‘Khaçapit’te Yaşayan Hemşinli Sözcükler’ olarak tasarladığım bu kitapçık, Hemşin’e değinen genel metinle beraber ‘Bir Avuç Hemşin’e dönüşmüş oldu böylece…
Üniversite yıllarımda yapmış olduğum halkbilimi derlemeleri sırasında tutulan notlar, ses kayıtları ve sohbetlerden aklımda kalanlara dayanarak genişlettiğim bu kitap; ne bir halkbilimi çalışması ne de bir tarih veya etnoloji çalışmasıdır…
Bu nedenle, şimdiye kadar söylenmeyenleri söylemek, bir ezberi bozmak veya sürdürmek gibi bir iddiası yoktur, birikme amacı bu değildir. Bu çalışma, Hemşin’e gönderilen bir ‘merhaba’dır. Bu merhaba alındığında, ben gözlerimi yumup çocukluk günlerime gitmiş olacağım. Orada bu sesin yankısını duyabilecek miyim?”
Karaca; bu şekilde tevazu gösterse de bu kitap, bizce Hemşin kültürüne ait üretimler noktasında sıkıntıların yaşandığı bir süreçte, özenle hazırlanmış ve oraya ilişkin derli toplu, sağlıklı bilgiler veren bir kitap. Kapsamlı ve derin bir çalışma olmasa da, insani duyarlılık ve memleketine duyulan sevgi, saygı ve sahiplenmenin güzel bir örneği aynı zamanda bu kitap.
Elinize alıp okuduğunuzda, o kültüre ilişkin temel bilgilere sahip oluyorsunuz. Sıcak bir anlatım kurulmuş bu kitapta. O yanıyla da okuyanı sıkmıyor. Özellikle manilere ve sözlük bölümüne yer verilmesi, kitabı daha da renkli kılmış. Tabi kitabın son bölümündeki bolca ve birbirinden güzel Hemşin fotoğraflarını da dâhil etmek gerek buna.
SEN DE GİDECEKSİN
Haşaif kuşları yorgun kanatlarıyla
yola dizildiğinde
Sen de gideceksin
Başında çam kokulu puşin olacak
Ayağında buluttan bir deniz
Bensiz
Benden habersiz
Çifte puğarlar yine ıssız akacak
Göklerle baş başa kalacağım
Hasret kış olup örtecek üstümü
Buz içinde, bir sır gibi
uykuya dalacağım
Oy benim mavi gerdanlı yayla kuşum
Oy dağlı kız
Yine bensiz gideceksin, hemi
Benden habersiz
İstanbul, Ocak 2005
İbrahim Karaca
“Önümüzde, coşkun akarsularının üstünde kurulan değirmenleri, kemerli taş köprüleri, sakız kokan çam ormanları, romantik harabeleri, bin yıllar ötedeki Ksenofon’un askerlerini bile sarhoş edip uyutan deli balları, alabalıkları, tulumu, türküleri, dili, kültürü, puşili kızları, güler yüzlü insanları ve yeşil ile mavinin aklımıza gelmeyecek tonlarıyla çizilen farklı tablolar durmaktadır.”
Karasu, Akçakoca, Fındıklı, Ardeşen, Pazar, Çamlıhemşin, Borçka, Düzce, Hopa ve Çayeli, Hemşinlilerin yaşam sürdükleri yerlerdir. Bu bölgelerde yer alan, ilgimizi çeken bir inanışı da sizlerle paylaşalım.
Yönetmen Özcan Alper’le “Momi” filmi üzerine yapılan bir röportajda Hemşinlilere ait Goncoloz inanışından bahsedilir. fiöyle diyor Alper:
“Goncoloz hikâyeleri vardır. Babaannem gerçek olduğuna inanıyor tabii. Gerçi sen de ondan dinlerken gerçek sanıyorsun bir an. Goncoloz hikâyeleri, aslında bir tür kıssadan hisse çıkarılan öyküler. Goncoloz denilenler, kötüler. O kadar kötü insanlar olmuşlar ki, öldüklerinde toprağa gömülseler dahi, toprak bile onları kabul etmez. Toprağın, onları bir hafta içinde dışarı atacağına inanırlar. Goncoloz’un yarı köpek yarı insan gibi bir şey olduğu düşünülür. Sessiz yerleri tercih eder, geceleri çıkar, bağırtısı yarı insan -kendi sesiyle- yarı köpek sesidir. Babaannem, anlattığı hikâyede, kendi köyünden bir arkadaşının Goncoloz olduğunu söylüyor. Öldüğü bir hafta olmamıştı ki, zincirlerle bağlı Goncoloz’un zincir seslerini ve kapıları kapattığını anlatır. Yılan kovma, yılan bağlama gibi başka hikâyeler de var. Biri hastalandı, ona bilmem ne duası okuyorlar Hemşince. Batıl inançları da var tabii bir yandan.”
Yine “Gor” denilen geleneklerini de şöyle anlatıyor:
“Benim tanık olduğum en güzel şey Gor. Bir nevi imece. Köyde birinin evi yapılacak diyelim. Bu bir kişinin altından kalkabileceği bir iş değil, bütün köy toplanır ve yardıma gider.
Biri hastadır onun işini her evden giden birkaç kişi halleder. ‘Gor’ların en güzel yanı çalışmanın eğlenceye dönüşmesi. İşin türüne göre genç kızlar bir tarafta, erkekler bir tarafta türküler söylüyorlar. ‘Gor’lar tam da bir kültürel taşıma aracı oluyordu. Bir de kışlık mısırlar bağlanıp asılırdı. Bir akşam genç kızlar ve kadınlar; evlerde toplanıp türküler söyleyerek işlerini yaparlardı.”
İbrahim Karaca’nın Hemşin kitabında, yaşamdan bir kesit de şöyle anlatılıyor:
“Diyelim ki, bin bir güçlükle oluşturulan bir bahçeye dalıp bir kucak salatalık çaldınız. Bahçenin sahibi sizin toprakta bıraktığınız ayak izini bir torbaya koyup ateşin üstündeki zincire astıysa yandınız. Torbadaki toprak kurudukça siz de ayağınızın kuru bir sopaya dönüştüğünü hissedeceksiniz.”
Anlaşılan, yapılan tatlı hırsızlıkların, akılda kalmasına ve vicdanı sorgulatmaya yönelik farklı bir yöntem geliştirmiş Hemşinliler.
Hemşin; zengin bir kültüre, birikime sahip. Aynı zamanda insanlarının hareketliliği, cana yakınlığı ve renkliliği de yine manilere, türkülere, şiirlere, üretimlere yansımış. Verdiğimiz özet bilgilerden daha da fazlasını bu kitapta bulabilirsiniz.
İstedik ki; İbrahim Karaca’nın kitabından bahsederken, aynı zamanda kitabın ismine (Bir Avuç Hemşin) uygun bir Hemşin sunalım siz okuyucularımıza. Gerçekten, ülkemizde araştırılması, ilginç, orijinal ve bilinmeyen yanlarıyla öğrenilmesi gereken bölgelerden biridir Hemşin.
Künye:
Hemşin (Tarih, Dil, Gelenek ve Görenekler)
İbrahim Karaca / Chiviyazıları / 175 s
Alıntı Yapılan Kaynak: www.grupyorum.net