Ambarlı davası sonuçlandı
Köyündeki HES projesine karşı başlattığı hukuk mücadelesi için önce ahırındaki ineği satan ve ardından da bankadan kredi çeken 67 yaşındaki Kazım Delal, ikinci davayı da kazandı.
Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan (DEKAP) yapılan açıklamaya göre Rize İdare Mahkemesi, kamuoyunda yurttaş Kazım olarak bilinen Kazım Delal ve akrabalarının açmış olduğu davada, Rize’nin Salarha Vadisi üzerinde kurulması planlanan Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Olumlu Raporu’nu iptal etti.
DEKAP Sözcüsü Ömer Şan yaptığı açıklamada, Rize İdare Mahkemesi’nde 11 Ocak 2013’te yapılan duruşma sonrasında gerekçeli kararını açıklayan Mahkeme Heyeti, 2’ye karşı 1 oyla, Ambarlık Elektrik A.Ş. tarafından bölgede yapılması planlanan HES projesi için Bakanlığın onayladığı ‘ÇED Olumlu Raporu’nu, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, ‘30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere’ iptal etti.
Mahkemenin 14 sayfalık gerekçeli kararında ayrıca, aynı zamanda davanın ‘naip’ üyeliğini üstlenen ve karşı oy kullanan Nihat Koçak’ın da 4 sayfalık ‘şerh’ine de yer verildi.
Anayasa, Yasa ve Yönetmeliklere Gönderme
Mahkeme kararında, Anayasa’nın 17 ve 56. Maddelerine gönderme yapılarak; zamanın Çevre ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kuruluş esasları ve yasa ile yüklenen görevlere de atıfta bulundu. Çevre Kanununun 1, 2, 3, 9 ve 10. maddeleri ile ÇED Yönetmeliğinin 4, 6, 7, 8, 15 ve 17. maddelerinin içeriğine de vurgu yapılan kararda, Kyoto Protokolü’nün ilgili maddelerine de yer verildi.
Bilirkişi Raporları ve Ek Raporlar
Mahkemece bölgede yaptırılan Bilirkişi İncelemesi Raporu’nun ilgili bölümlerine yer verilen, 2011/327 Esas ve 2013/17 Karar No’lu Mahkeme kararında ayrıca davaya müdahil olarak katılan HES firması tarafından hazırlattırılan ‘Ambarlık HES Hidrobiyolojik Değerlendirme Raporu’ da değerlendirildi.
Aynı zamanda yine HES firması tarafından, yapılan ilk Bilirkişi İncelemesinden sonra hazırlanan rapordaki eksikliklerin giderilmesi yönünde hazırlanan iki ayrı rapor ile bu raporların ardından Bilirkişi Heyetinden istenen ‘ek Bilirkişi Raporu’na da yer verilen kararda, Çevre Hukuku konusunda ayrıntılar da yer aldı.
Formatsal Yöntemler Yerine Gerçekçi ve Güvenilir Çalışmalar Yapılmalı
Mahkeme karrarında HES mücadelesi için önemli vurgular yapıldığını anlatan Şan, sürdürülebilir kalkınma ilkesi gereği, ekolojik dengenin korunmasına azami ölçüde dikkat edilmesi gerektiği vurgulanan kararda, “Bu bağlamda ulusal kalkınmada ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ile ‘Sürdürülebilir Çevre’ arasında, birisi diğerine feda edilmeden, sağlıklı bir dengenin kurulması gerekmekte olup; sağlıklı ve sürdürülebilir bir ulusal kalkınma hedeflenirken, milyonlarca yıldır devam eden ekolojik dengenin bozulmasına ve yine milyonlarca yıldır var olan tabii güzelliklerin gelecek kuşaklara en verimli bir şekilde devredilmesine özen gösterilmesi gerekmektedir. Bunun için de, bu çalışmaların formatsal bir yöntem benimsenerek literatür taraması şeklinde değil, gerçekçi ve güvenilir fizibilite çalışmalarına dayanması gerekir. Ancak, ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ ve Sürdürülebilir Çevre’ kavramlarının idareler tarafından sadece bir temel ilke olarak kabul edilmesi yeterli olmayıp, bu ilkelerin kamu idareleri tarafından özümsenerek, bütün faaliyetlerinde korunması için önem ve özellik atfedilerek hayata da geçirilmesi gerekir. Kamu idareleri tarafından temel bir politika olarak kabul edilen bu ilkelerin idarenin eylem ve işlemlerinde kendine yer bulamaması halinde ise, bir söylem olarak dile getirilen bu ilkeler esasında özümsenmemiş, mevzuat hükümleri arasında kaybolmuş ilkeler olarak kalmaya mahkum olacaklardır” ifadelerine yer verildiğini kaydetti.
ÇED Süreçleri Prosedür Olmaktan Çıkarılmalı
Yatırımcıların hazırladığı projeler için izlemeleri gereken yol, süreç ve sorumluluklarının ilgili yasa ve yönetmeliklerde ayrıntılı olarak belirlendiği ve bir sisteme bağlandığı kaydedilen Mahkeme kararında, “Bu sistem içinde her bir yatırım ile yatırımın yapılacağı alanın kendine has özellikleri ile birlikte değerlendirilerek, arazi üzerinden alınan verilerle gerçekçi ve güvenilir fizibilite çalışması ile bir sonuca varılması gerekmektedir. Anılan mevzuatta verilen ÇED sürecine, sadece uyulması gereken formatsal bir süreç olarak bakılması ve yatırımcı şirket tarafından yerine getirilmesi gereken bir prosedür olarak görülmesi, Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği ile belirlenen çevre politikalarına ve ulaşılmak istenilen amaca aykırı olacaktır. Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği ile belirlenen amacın gerçekleşmesi için ÇED sürecinin formata bağlanmış, literatür taraması ile gerçekleşen soyut taahhütlere dayalı prosedürel bir işlem olmaktan çıkartılarak; planlanan yatırım ile bu yatırımın hayata geçirileceği alanın gerçek verilerine ulaşılması, süreci yönlendirici bilgilerin bizzat idare tarafından arazi üzerinden alınarak güncel, reel ve somut verilerin toplanması, bu sürece ilgili kurumların konuda uzman elemanlarının katılımının sağlanması, incelemelerin sadece proje dosyası üzerinden yatırımcı şirket sunumlarıyla değil, bizzat idare tarafından proje sahası üzerinde yapılan çalışmalar ile yapılması gerekir” vurgusu da yapıldı.
İçme Suyu Kaynakları ve Heyelanlı Sahalar
Davaya konu olan projenin gerçekleştirileceği Salarha Vadisi üzerinde Rize’nin, 9 belediye ve 26 köyü kapsayan ve büyük bölümünün su gereksiniminin karşılandığı Andon İçme Suyu Tesisleri ile 3 ayrı içme suyu projesinin daha bulunduğu vurgulanan kararda, bölgenin aynı zamanda Bakanlar Kurulu’nun 20.06.2006 kararıyla afet bölgesi ilan edildiğini ve aynı havza üzerinde 12 ayrı HES projesi planlandığına da dikkat çekildi.
Bölgenin özelliklerini dikkate alacak bütüncül bir havza planlaması yapılması gerektiği anlatılan kararda, “Aksi halde, Rize ilenin su ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan su kaynaklarına sahip havzanın bu özelliği dikkate alınmaksızın birbirinden bağımsız bir şekilde planlanan faaliyetlerin bütüncül etkilerinin havzayı tüketerek, sağlıklı ve güvenli bir şekilde su kaynaklarına erişime ve elektrik üretimine engel olmaya başlayacağı açıktır” ifadelerine de yer verildi.
Hukuka Uyarlık Bulunmamakta!
Kararın sonuç bölümünde ise, bütün gerekçeler özetlenerek, “Tehlikelerin önlenmesi, ihtiyaçların karşılanması ve dava konusu faaliyetin çevreyle uyumlu bir şekilde yürütülmesi için havza planlaması yapılması gerekirken, havza planlaması yapılmadan tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, kararın tebliğini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere 17.01.2013 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi” denildi.
HES Mücadelesine Emsal Oluşturacak!
Söz konusu davada verilen kararın, bölgede ve ülke genelinde devam eden HES davaları ve HES mücadelesi için emsal teşkil edeceğine inandıklarını ifade eden Kazmaz, kararın vadilerde ve doğal yaşam alanlarında sürdürülen HES mücadelesi için umut ışığı olduğunu vurguladı. Kazmaz, bu kararın yanında Munzur’da yapılması planlanan HES’ler için verilen ve Danıştay’ın da onayladığı ‘İptal’ kararının da HES mücadelesinde emsal oluşturması gerektiğine işaret ederek, “Artık bundan sonra ilgili bakanlıklar ve hükümet ortadaki manifesto niteliğindeki yargı kararlarına göre hareket etmelidir. Yargı kararlarından da anlaşıldığı gibi bu projelerin hukuka, yasalara ve mevzuata uyarlıkları bulunmamaktadır. Bundan sonraki uygulamalarla hükümetin hukukun üstünlüğü ilkesine ne kadar önem verdiği ve önemsediğini de göreceğiz. Bu kararlar artık bütün HES projeleri için emsal oluşturmalı ve her proje için ayrı dava açmaya gerek duyulmamalıdır” dedi.
Okumuşoğlu: “Kazanılması Gerekiyordu!”
Davanın ve DEKAP gönüllü avukatlarından Yakup Şekip Okumuşoğlu yaptığı değerlendirmede, davanın kazanılması gereken bir dava olduğunu, mahkemenin kararında belirttiği gerekçelerin haklılığının bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayarak; “Kazanılması gereken bir davaydı ve kazandık. Yargı bir kez daha bu projelerin hukuksuzluğunu, gelişigüzelliğini ve ÇED raporlarının sadece bir formaliteden öteye geçmediğini ortaya koymuş oldu” dedi.
Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES Projesi Dava Süreci
Askoroz Havzasındaki Salarha Vadisinin Ambarlık ve Küçükçayır köyleri ile civar köylerini de içerisinde alan kısmında REDAŞ Enerji şirketi tarafından projelendirilen Ambarlık 1 ve 2 Regülatörleri ve HES projesi için Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 15.10.2009 tarihinde ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi
Bakanlık tarafından verilen ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’, bu yöndeki son bakanlık kararı idi. Bundan sonra ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ yetkisi, Valiliklere devredildi.
Kararın ardından Küçükçayır Köyü sakinlerinden Kazım Delal ve 5 arkadaşının (Sabri Delal, Ayşe Delal, Nazım Delal, İsmail Ülger ve Rızvan Sukas) başvurusu ile Rize İdare Mahkemesinde, ‘ÇED Gerekli Değildir Kararı’ için ‘yürütmenin durdurulması ve iptali’ istemiyle dava açıldı. Avukatlığını Av. Remzi Kazmaz’ın üstlendiği dava süreci devam ederken; Rize İdare Mahkemesi, 20.04.2010 tarihinde, ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlar doğabileceğinden ‘Yürütmenin Durdurulmasına’ karar verdi. Mahkeme kararlarının ilgili firmaya tebliğ edilmesinin ardından kolluk kuvvetleri tarafından HES projesindeki çalışmalar tamamen durduruldu.
Bu kararın ardından, Salarha Vadisi üzerindeki Salarha Deresinin Andon bölgesinde REDAŞ Enerji firması tarafından kurulması planlanan Ambarlık 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için, gönüllü avukatlarımız Remzi Kazmaz ile Ümit Örüntaş tarafından 14.05.2010 tarihinde bu kez yine Rize İdare Mahkemesi’nde ‘projenin iptali’ yönünde başka bir dava daha açıldı.
Bu dava sürecinde de Rize İdare Mahkemesi, 31 Mayıs 2010 tarihinde bölgede Bilirkişi İncelemesi yapılmasına karar verdi. Bu karar doğrultusunda bölgede Eylül 2010’da Bilirkişi İncelemesi yapıldı.
Rüşvet Protokolü
Bütün bu gelişmelerle birlikte, söz konusu proje sahibi firma yetkilileri ile civar köylerin muhtarlıkları arasında yıllık 25 bin ABD doları içerikli bir ödeneğin, ‘Protokol’ başlığı altında firma çalışmalarına yardımcı olunması ve buna benzer koşulları içeren bir protokolün 26.02.2007 tarihinde imzalandığı öğrenildi. Bu protokolün hukuka aykırılığı ile rüşvet içeriği ve yasalardaki yeri tartışılırken; Rize Cumhuriyet Başsavcılığı, konunun kamuoyunda yer almasının ardından soruşturma başlattı. Soruşturmanın akıbeti henüz belli değil!
Firma Değişti, Üretim Lisansı Devredildi!
Ambarlık HES projesinin diğer bir ilginç yönü ise ‘Yürütmenin Durdurulması ve İptali’ yönünde açılan davaların süreci devam etmesine, bölgede Bilirkişi İncelemesine karar verilmesi sürecinde, söz konusu proje için firma değişikliğine gidilmesi oldu. Proje için çoğunluk hissesi İspanyol menşeli Essentium Grupo SL şirketine ait ‘Ambarlık Elektrik Üretim A.Ş.’ adında başka bir şirket kurularak, yeniden bir süreç başlatıldı. Daha önce aynı proje için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı veren Çevre ve Orman Bakanlığı bu kez, Ambarlık 1-2 Regülatörü ve HES projesi için ‘ÇED Gerekli’ kararı vererek, ÇED sürecini başlattı. Yeni firma, proje için DSİ ile yeniden ‘Su Kullanım Anlaşması’ imzalanırken; REDAŞ firmasına ait ‘Enerji Üretim Lisansı’ da EPDK tarafından bu firmaya devredildi. Söz konusu firmanın kurucusunun ise İspanyol Essentium Grupo S.L. şirketinin olması diğer bir dikkat çekici noktaydı. Proje için başlatılan ÇED süreci işlemleri sürdürülürken; Rize Valiliğinden Mart 2011’de yapılan açıklamaya göre, firmanın hazırlatmış olduğu ‘ÇED Raporu’ nihai olarak kabul edildi. Onaylanma süreci devam eden ÇED Raporu’na süresi içerisinde itiraz edilerek, bu sürecin yasalara, mevzuata ve hukuka uygun olmadığı belirtildi.
Yargı Sürecinde ÇED Olumlu Raporu
Bu sürecin sona doğru ise Çevre ve Orman Bakanlığı, aynı HES projesi için hazırlanan ÇED Raporunu, bütün itirazlara karşın ‘Olumlu’ bularak onayladı.
Kazım Delal ve arkadaşları bu kez, Av. Remzi Kazmaz aracılığıyla Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporu için Rize İdare Mahkemesi’nde ‘yürütmeyi durdurma ve iptal’ istemiyle dava açtı. Mahkeme verdiği ilk kararda, Bakanlığın verdiği ÇED Olumlu Raporunun yürütmesini 2’ye 1 oyla durdurdu ve Bilirkişi incelemesine karar verdi. Yoğun kış koşulları, kar yağışı ve yaklaşık 1 metrelik kar kalınlığı nedeniyle 2 kez ertelenen Bilirkişi İncelemesi, yine aynı hava koşullarına karşın yapıldı ve hazırlanan Bilirkişi Raporuna yapılan itirazlar kabul edilmedi ve sonrasında Mahkeme, verdiği ‘yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırdı.
Mahkemenin ‘Yürütmeyi durdurma kararını’ kaldırmasına yapılan itirazlar reddedilirken; dava 11 Ocak 2013 Cuma günü Rize İdare Mahkemesi’nde duruşmalı olarak görüldü. Mahkeme, duruşmanın ardından, 17.01.2013 tarihli kararında ise, Bakanlığın verdiği ‘ÇED Olumlu Raporu’nun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ‘iptal’ edilmesine karar verdi.